Halep’teki gelişmeler Türkiye’nin çıkarına mı?

İdlib’ten yola çıkan HTŞ (Heyet Tahrir el-Şam) birkaç saat içinde güya Esad’ın kontrolündeki Halep’i aldı.
Peki, bu ilerleme Türkiye’nin çıkarları nasıl etkiler?
1- HTŞ’nin Halep’i ele geçirmesi, Türkiye sınırına yakın olan İdlib’deki muhalif güçlerin konumunu güçlendirebilir ve dolayısıyla Suriye rejimi ile bağlantılı PKK/ YPG gibi örgütlerin etkinliğini azaltabilir. Bu, Türkiye’nin sınır güvenliği açısından bir avantaj sağlayabilir.

2- Halep’in stratejik önemi, özellikle Türkiye’nin Suriye’deki operasyonlarında ve Suriye’nin iç savaşındaki dengelerde önemli bir rol oynayabilir. Muhaliflerin burada güçlenmesi, Türkiye’nin bölgedeki etkisini artırabilir.
3- Suriye rejiminin Sünni nüfusun terk ettiği bölgelerde zayıflaması, mültecilerin geri dönüşü için daha elverişli bir ortam yaratabilir, Türkiye’deki mülteci yükünün hafiflemesine yardımcı olabilir.
4- Oluşan boşluk, Türkiye’nin Tel Rıfat ve Menbiç gibi bölgelerdeki terör unsurlarına yönelik harekatlarını kolaylaştırabilir.

***

ŞİMDİ HALEP’İ KİM ALDI?
Suriye’deki son gelişmelere dair Türkiye’de yürüyen tartışmalara ideolojik ve mezhepsel yaklaşımlar hakim.
Oysa vekalet savaşlarındaki aktörlerin kimlikleri sadece bir maskedir. Eylemlerin sebeplerini ve sonuçlarını anlamamıza yardımcı olmazlar. Aksine iplerini tutanların “canbaza bak” taktiğine hizmet edip kafa karıştırırlar. Öyle ya sorsan “Marksist-Leninist” olan PKK’nın Suriye kolu YPG, bugün Suriye’de, Esat’ı devirmeye çalışan “emperyalist” ABD’nin kara gücünü oluşturuyor. Aynı YPG, Esad’ın başı ne zaman sıkışırsa yardıma çağırdığı ilk güç. Esad iç savaşın başlarında ülkenin kuzeyini Türkiye’yi sıkıştırmak için YPG’ye resmen teslim eden bizzat Şam yönetimi değil miydi? Şimdi de HTŞ Halep’e girince ilk onları aradı.

Muhalif vatandaşlarını bile terörist ilan eden Esad’ın, Şam’ı devirmek isteyen ABD’nin resmi olarak finanse ettiği YPG’ye terör örgütü dememesi, “ayrılıkçı” diye tarif etmesi garip değil mi?
HTŞ de farklı değil. 1988’de Afganistan’da ABD’nin Rusya’ya karşı desteklediği El Kaide orijinli bir örgüt. Daha sonra El Kaide’den koptular ve başka isimler aldılar. İdlip’i “Suriye Kurtuluş Hükümeti” adıyla yöneten “İslamcı” HTŞ, Esad’a karşı savaşıyor. Ama son hamlesi de dahil attığı her adım Esad’ın destekçilerini gerilettiği için ABD’nin amacına hizmet ediyor.
Haklısınız, ABD Başkanı Trump’ın çıkıp “IŞİD’i Obama kurdu” diye itiraf etmesini bile komplo diye karşılayan “kül yutmazlara” mı anlatacaksın..

***

RUSYA İLE KARŞI KARŞIYA KALACAĞIMIZ BİR DURUM YOK
Halep, Türkiye’nin yeni eyaleti olmuş gibi Twitter’da tatlı dağıtanlar bir yanda, nihayet aradıkları fırsatı bulup Putin ve Erdoğan’ın diyaloğunu bozmak için “Cihatçıları Türkiye idare ediyor” yalanına sarılanlar öte yanda…
Yok öyle bir durum.

HTŞ Türkiye’nin terör örgütü listesinde yer alan bir yapı. Ankara Astana’da, Şam’ın temsilcileri olan Rusya ve İran’la anlaşıp bölgede HTŞ’nin kontrol altında tutulması için çalıştı, hatta bu uğurda bedel ödedi.
Aksini iddia edenler, Sputnik’teki PKK sempatizanlarının yalanlarından başka deliller ortaya koymalılar.

***

ESAD ERDOĞAN FIRSATINI KAÇIRDI
Türkiye sürece yanlış bir tercih yaparak dahil olsa da Davutoğlu hükümetinin ardından Suriye meselesinde ABD’nin perspektifinden çıkmayı başardı. Pozisyonunu güncelledi. Esad’ın devrilmesi hedefini terk edip diyalog dedi.
Bu Suriye’de toprak alma derdinde olmayan tek meşru güç Ankara.
Ama Esad, üstelik Putin de ısrarcı olmasına karşısın Erdoğan’ın samimi bir ısrarla uzattığı eli havada bıraktı.

Muhtemelen barışa asıl mecbur olanın Türkiye değil kendisi olduğunu kabullenmedi. Geçmişin üzerine sünger çekme basireti gösteremedi. Ya da İran’a hayır diyemedi.
Olan oldu. Ezberlerini bozup, komşusunun uzattığı ele zamanında karşılık verebilseydi, şimdi yardım için Irak’tan, YPG’den medet umar halde olmazdı.