İBB Başkan adayı Kurum’dan Lacivert’e özel açıklamalar: Biz İstanbul’u aslına rücu ettireceğiz

Gün geçmiyor ki beklenen İstanbul depremi ile ilgili bir haber karşımıza çıkmasın. Olası bir İstanbul depremine karşı, gelebilecek maddi ve manevi zararları asgari düzeyde tutabilecek ne gibi planlamalar var çantanızda?Biz..

İBB Başkan adayı Kurum’dan Lacivert’e özel açıklamalar: Biz İstanbul’u aslına rücu ettireceğiz

Gün geçmiyor ki beklenen İstanbul depremi ile ilgili bir haber karşımıza çıkmasın. Olası bir İstanbul depremine karşı, gelebilecek maddi ve manevi zararları asgari düzeyde tutabilecek ne gibi planlamalar var çantanızda?
Biz de hep söylediğimiz gibi; deprem terörle mücadele kadar önemlidir, bir milli güvenlik sorunudur diyoruz. Evet, İstanbulluların gündemi depremdir, dönüşümdür. Biz sizlere, annelerimize, çocuklarımıza; “AFETLERE DİRENÇLİ bir İSTANBUL” vaat ediyoruz. Bizim şu an 39 ilçemizde toplam 7,5 milyon evimiz ve işyerimiz var. Bunun 1,5 milyonu maalesef risk altında. 600 bin konutumuzun bugünden tezi yok acilen dönüştürülmesi gerekiyor. Planlı programlı bir şekilde, ekip ruhuyla hareket ederek; İstanbul’un en riskli yerlerinden başlayarak bir an önce işe koyulacağız.

İstanbullulara söz! İstanbul’da tek bir riskli yapı kalmayıncaya kadar çalışacağız. Bunun için de; ülkemizin kaderini değiştirecek kentsel dönüşüm hamlemizi süratle başlatacağız. 5 yılda 39 ilçemizde; yatay mimari eksenli, komşuluk ilişkilerini odağına alan, nüfusu tek bir kişi bile artırmayacak olan tam 650 bin konut inşa edeceğiz.

Yeni güvenli, huzurlu yuvalarımızın 300 binini, “adeta bilinçli bir şekilde” durdurulan KİPTAŞ eliyle yapacağız. 15 Nisan’da hemen başvuruları alacağız. Yarısı bizden diyerek; 700 bin lira hibe destek vereceğiz. İlave olarak; 700 bin lira kredi desteği, 100 bin lira taşınma yardımı vereceğiz. 18 ayda tamamlayacağız! Yine 250 bin yuvamızı da; vatandaşımızı ve özel sektörümüzü destekleyerek dönüştüreceğiz. Dönüşecek evin bulunduğu alana dair, “Kolaylaştırıcı Dönüşüm Planı” dediğimiz gerekli imar düzenlemelerini hemen hayata geçireceğiz.

Uzun zamandır insanların yaralanmalarına hatta ölmelerine dahi sebep olan ciddi bir sorunumuz var: Başıboş sokak hayvanları… İstanbul için de bu büyük bir psikolojik korku oluşturuyor. Çocuklar parklarda dahi güvende değiller. Sahipsiz köpeklerin popülasyonunu nasıl kontrol altına almayı düşünüyorsunuz?
Bugün İstanbul’umuzda, maalesef, başıboş gezen yüzbinlerce sahipsiz hayvan var. Annelerimiz endişe içinde, çocuklarımız tehdit altında. Vatandaşımız bizi daima çözümlerle görecek. Annelerimizin, çocuklarımızın korkularını giderirken görecek. Sokaklardan korkuyu giderirken, ama hayvanlarımızı da korurken görecek. Biz bu sorunun farkındayız. Mevcut büyükşehir yönetimi tarafından çözümsüz bırakılan bu sorunu çözeceğiz. 39 ilçemize hizmet verecek tesislerimizi kuracağız. Bakıma, tedaviye ihtiyaç duyan hayvanlarımıza ön bakımları buralarda yapacağız.

Anadolu ve Avrupa yakasında kuracağımız 2 büyük “Hayvan Yaşam Alanında”; hayvanlarımızın bakımlarını yapacağız. Burada kimliklendirme, kısırlaştırma, aşılama gibi uygulamaları gerçekleştireceğiz. Bu hayvan yaşam alanlarının giderlerini belediye olarak tamamen biz sağlayacağız. Hep birlikte, İstanbul’umuzun sokaklarını güvenli hale getireceğiz. Annelerimizin, çocuklarımızın korkularını gidereceğiz. Son söz olarak şunu temin ediyorum ki; sahipsiz hayvanlar İstanbullular için bir sorun olmaktan çıkacak.

Aileyle ilgili yürütülen kimi küresel politikalardan elbette Türkiye’nin kalbi olan İstanbul da olabildiğince etkileniyor. Ailenin, her türlü milli ve manevi değerinin karşısında olan bu lobilere karşı nasıl bir tasavvurunuz var?
Bizim belediyecilik anlayışımız Aile Dostu Belediyecilik. Milli ve Manevi değerlerimizi gözümüzden sakınıyoruz. Çocuklarımızı, evlatlarımızı küresel tüm tehditlere karşı her alanda korumak için her türlü tedbiri aldık, alıyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi olarak alacağız. Bu lobiler, Fatih’in emaneti İstanbul’a giremeyecek. Buna cesaret bile edemeyecekler. Biz İstanbul’u aslına rücu ettireceğiz. Burası Eyüp Sultan’ın, Aziz Mahmut Hüdayi’nin, Mimar Sinan’ın, Recep Tayyip Erdoğan’ın, Türk milletinin İstanbul’u. Şehit kanlarıyla alınan topraklarımıza dışarıdan operasyon yapılmasına asla ve asla müsaade etmeyeceğiz. Türk-İslam medeniyetinin başkenti ebediyete kadar öyle kalacak.

Evreni ve kendini okuyabilen insanlar değerlerine, kültür miraslarına ve topraklarına karşı duyarlı oluyorlar. Bu hassasiyete sahip olunca da muhakkak ilham aldıkları mitler veya şahsiyetler oluyor. Sizin yürüdüğünüz yolun ilham kaynağı nedir?
Tüm samimiyetimle söylüyorum. Benim iki ilham kaynağım var: Çileli, dikenli yollardan geçerek ülkemizi lider konumuna getiren Sayın Cumhurbaşkanımız. Bir de hizmetlerimizi, eserlerimizi teslim ettikten sonra milletimizin gözlerindeki sevinç ve onların duası.

Seçim çalışmaları, upuzun bir yola doğru büyük hazırlıklar… Üstelik, belki çok daha yoğun bir çalışma takvimi var önünüzde. Bu yoğun tempoda ailenizle nasıl vakit geçiriyorsunuz?
Seçim çalışması dediğiniz gibi çok yoğun tempoda yapılan bir iş. Geç yatıp erken kalkıyorum. Mitingler, parti programları, milletimizle gönül gönüle omuz omuza aşkla yoğrulmuş bir çalışmanın içindeyiz. Tabi yoruluyoruz bazen biraz dinlensek mi aklımdan geçirdiğim oluyor ama yolumuzu, fikrimizi aydınlatan Mevlâna Hazretlerinin kendime şiar edindiğim sözü kulaklarımda yankılanıyor Mevlâna Hazretleri der ki, “Aşkı canından eksik etme ki iyi işlerin meyve versin, çoğaldıkça çoğalsın. Aşk ile nefes alan, düşünen, hayal eden, koşturan kişi yorulmaz, bıkmaz, usanmaz. Çünkü aşk ile yaptığı işi başka bir şeye araç olsun, payanda olsun, vesile olsun diye yapmaz. Aşk bir çabadır, gayrettir. Emek ister, alaka ister, bakım ister; bazen tamir ve tedavi ister.” İşte önümüzde böyle bir manifesto var. Bu yüzden millete vatana devlete olan aşkımız, sevdamız bizi yormuyor. Elbette ailemize de vakit kalmıyor. Kıymetli eşim ve çocuklarım da bunu hep anlayışla karşıladılar, karşılıyorlar. Çünkü onların da fikir dünyasında aynı şeyler zuhur ettiği için bunun vatan-millet sevdası olduğunu biliyorlar. Şöyle bir anekdot vereyim: Ailemle programlarda görüşüp hasret giderdiğimiz çok oluyor.

Ramazan gelirken şunu da soralım; Ramazan’ı nasıl geçiriyorsunuz? Ailenizle geçirdiğiniz Ramazanları nasıl hatırlıyorsunuz?
Ramazan’da da tempomuz hiç değişmediği için sürekli milletimizle birlikteyiz. İftarımızı da, sahurumuzu da birlikte yaptık. Bu Ramazan’da da İstanbullu hemşerilerimizle olacağız. Herhalde ailemle yine bir programda birlikte iftar yaparız diye düşünüyorum. Ramazan benim için çocukluğumdan beri sevincin, mahyaların, davulcuların bir ahenk içinde vurdukları davulun sesi, nağmelerini unutmadığım manileridir. Ramazan berekettir. Ramazan anlamdır. Anlamaktır. Ramazan teslim olmadır. Bu yüzden her Ramazan’ın gelişini hasretle beklerim.

İLK YORUMU SİZ YAZIN

Hoş Geldiniz

Üye değilmisiniz? Kayıt Ol!

Hemen Hesabını Oluştur

Zaten bir hesabın mı var? Giriş Yap!

Şifrenizi mi Unuttunuz

Kullanıcı adınızı yada e-posta adresinizi aşağıya girdikten sonra mail adresinize yeni şifreniz gönderilecektir.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.