ESED REJİMİNİN DÜŞÜŞÜ TÜRKİYE’NİN NÜFUZUNU ARTIRDI MI? Esed rejiminin düşüşünün Türkiye’nin Suriye’deki nüfuzunu ne yönde etkilediği şeklindeki soruya cevabında Fidan, “Artan şeyin Türkiye’nin sorumluluğu olduğunu söyleyebilirim” dedi. Fidan, “Komşu bir..
ESED REJİMİNİN DÜŞÜŞÜ TÜRKİYE’NİN NÜFUZUNU ARTIRDI MI?
Esed rejiminin düşüşünün Türkiye’nin Suriye’deki nüfuzunu ne yönde etkilediği şeklindeki soruya cevabında Fidan, “Artan şeyin Türkiye’nin sorumluluğu olduğunu söyleyebilirim” dedi.
Fidan, “Komşu bir ülke olarak özellikle yeni reforme edilmiş hükümete teknik destek sağlama konusunda elimizden gelenin en iyisini yapmamız gerekiyor. Şu anki hükümet, iflas durumunda zira hiçbir finansal araç mevcut değil, bankacılık sistemi çalışmıyor, hatta havaalanları bile faaliyette değil. Yeni hükümetin ülkeyi yeniden inşa etmek için büyük bir titizlikle çalışması gerekiyor” dedi.
Türkiye’nin nüfuzunu Suriye halkına yardım ve işbirliği için kullanmak istediğini ifade eden Fidan, “Özellikle bölge ülkelerinin Türkiye’nin Suriye’ye herhangi bir şekilde hükmettiği izlenimini edinmesini istemiyoruz” dedi.
Fidan, “Çünkü bölgede bazı ülkelerin yaptığı hataları tekrarlamayacağız. Birincisi, bu, tüm Suriye halkına karşı saygısız bir davranış olur. İkincisi, hiçbir ülke Suriye’nin tüm sorunlarını tek başına çözemez. Bu nedenle birlikte çalışmak zorundayız. Dediğim gibi, ortak bir amaç doğrultusunda hareket etmeliyiz” şeklinde konuştu.
Uluslararası ve bölgesel toplum olarak Şam’daki yeni hükümetten beklentileri sıralayan Fidan, “a) Terörist gruplarla, özellikle DAEŞ ve PKK ile iç içe olmaları ve karışmalarını istemiyoruz, b) Komşu ülkelere tehdit oluşturmamalarını istiyoruz, c) Hristiyanlar, Aleviler, Yezidiler, Türkmenler ve Kürtler gibi azınlıklara kötü muamele yapılmamasını istiyoruz. Kapsayıcı bir hükümet kurmalarını bekliyoruz ve d) Toprak bütünlüğü, siyasi birlik ve egemenliği sağlamalarını istiyoruz” dedi.
ABD’nin Suriye’de PKK’nın uzantısı SDG’ye destek vermesinin oluşturduğu risklere ilişkin bir soruya cevap veren Fidan, “Bu tam olarak, yıllardır kaçınmaya çalıştığımız bir durum. Hem ABD ile bir çatışma rotasına girmemeye çalışıyoruz hem de aynı anda terörizm tehdidini ele alıyoruz. Bu nedenle, Suriye’deki Amerikan güçleriyle bir çatışmayı önleme mekanizması kurduk. Terör hedeflerine yönelik istihbarat ve askeri operasyonlarımızı yürütürken aynı zamanda Amerikalılarla bu mekanizmayı işler hale getirdik. Bu, diplomatik ve askeri açıdan oldukça zorlu bir görevdi. Şimdiye kadar bu noktaya geldik, ancak her zaman büyük bir çatışma riskiyle karşı karşıya kaldık. Çünkü dediğim gibi, onların varlığı var ve bizim için bir varoluşsal tehdit söz konusu. Şimdi her iki taraf da bu sorunu tanıyor ve buna göre adımlar atıyoruz” dedi.
Fidan, “Başkan Trump, başkan olduğu dönemde birkaç kez bu politikaların terk edilmesi talimatını verdi ama maalesef kimse onu dinlemedi.”
Fidan, ABD ve Türkiye’nin Suriye’deki menfaatleri arasındaki çatışma döneminde sona gelindiğini ifade etti.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.